Bize, Hepimize

Bir Aralık

1 Aralık. Yeni bir günün, yeni bir ayın başlangıcı ve yeni bir yıla 1 ay kaldığının hatırlatıcısı. Erkenden çıkıp gelen bir yılbaşı illüzyonu. Bugün herkesin bir koşullanmayla, bir şeylere başlamak istediğini görüyorum. Bugün bir şey yap diyen telaşlı sesleri duyuyorum. Çünkü bu dünyada ve düzende artık nadasa yer yok. Yoğun bir içe dönüşle geçen, acı tekrarı yaptıran Kasım ayının son haftasını keyifle hatırlıyorum. Bu pazartesi sabahı Kasım artık “geçmiş” olduğu için geçmişe dönen zihnimle o zamanı yeniden işlediğimde, o güzel haftayı bir acı iğnesinin diktiğini görüyorum. Bütün hafta boyunca “baba” kelimesini duydum; üzerinde çalıştığım öykülerde ve yazarlarımın dosyalarında… Tanıdığın biri babasını kaybetti. Georgi Gospodinov söyleşisine katıldım, bu başlı başına “baba ve veda” sohbetiydi. “Bahçıvan ve ölüm”ü okumaya başladım. “Babam bir bahçıvandı, şimdi bir bahçe.” cümlesini ömrüm boyunca unutmayacağımı okuduğum ilk an anladım. Babamı kaybettikten sonra hayatımdan çıkardığım bir dostumu gördüm. Babamı kaybetmek çok büyük bir sevgiyi kaybetmekti. Beni tümüyle seven bir kalp durmuş ve toprağa karışıp gitmişti. O boşluk sevgiye dair yeni bir tanım yapmamı sağladı ve o gerçeklikle yollarımı insanlardan ayırma cesareti gösterdim. Bu hafta katıldığım festivali teması cesaretti ve festival bitiminde Kore Gazisi olan bir akrabamın ölüm haberini aldım. Tıpkı Gospodinov’un kitapta tarif ettiği gibi hemen onunla ilgili çocukluk anılarımı düşündüm. Belleğimin bir parçası o kişiyle beraber kayboldu. Tüm bunlar birbirinin bağlayıcısı, tetikleyicisi, tamamlayıcısı değil mi?

1 Aralık birçok kişiye başlangıcı hatırlatırken benim içime bitişi koydu. Bugün kendimi kedere, yasa ve yazgıya teslim ettikçe karşıma benzer duygu sağanaklarını yaşayan kişiler çıktı. Sevdiğim birinin sabaha karşı panik atak geçirdiğini, bir diğerinin doğum günü olmasına rağmen sabahtan beri ağladığını, bir başkasının bütün gece uyuyamadığını gördüm, dinledim, anladım. Tüm bunlara cevap verdim. Bu, dünyanın şefkat yankısı değilse nedir?

Evet kocaman bir yıl koştura koştura geçti, gidiyor. Ve ilginç bir şekilde her yıl derin bir keder ayaklarımızı yere boynumuzu göğe gömüyor. Tahmin edilemez güzellikte anlar yaşanıyor. İnsan yıl sonunda bunları aynı anda düşünüyor ve henüz cismi belirmeyen bir yeni yıl düşlüyor. Bu sürdürülebilirlik insanın tadına yaşam dediği şey değilse nedir?

Paylaşmak ister misiniz?

İPEK SÖZEN

Evrenime hoş geldiniz. Hayatta hepimizin kullandığı bir ortak noktamız var: Sözcükler. Ölümsüzlüğün icadı. Ruhlarımızın tarihini, evrenin kalbinde saklayan sihir. Bir ağacın yeşiline takılan nefes. Henüz yaşanmamış/solunmamış bir tarihin ayak sesleri. Arayışın ‘Daima!’ diye bağıran izleri...

Diğer